DİĞER
"Kitabın editörü Lebriz İsvan sunuş yazısına ‘Ev bir hikâyedir’ diye başlamış. Evet, öyledir ve o hikâyenin de bin bir türlü yazılış şekli var, bunlardan biri de dili dağıtmak olabilir; mesela Latife Tekin’in yıllar önce gecekonduları anlatmak için Berci Kristin Çöp Masalları’nda dili gecekondulaştırdığı gibi... Velhasıl, ‘ev’in metaforik ve reel anlamlarını araştıran diyalojik bir ‘ev nedir’ derlemesi bu. Derlemeden çok da buluşma gibi."
Ebru Erbaş Aysel Bora'yı uğurlarken son sözü Bora'nın yayın dünyasından sevenlerine bırakıyor: Ayça Sezen, Korkut Erdur, Maya Arıkanlı Özdemir, Melike Karaosmanoğlu, Mert Tanaydın, Saadet Özen, Sosi Dolanoğlu, Tomris Alpay, Yiğit Bener.
"Ebru Thwaites Diken altı filmlik örneklemini Türkiye toplumunun tarihsel, kültürel ve toplumsal gelişmeleriyle bağdaştırarak bir sinema sosyolojisi çalışması yapmış. Bu incelemenin odak noktasını gösteri kavramı oluşturuyor; böylelikle siyaset ve din olgularının gösteriyle ilişkisi ortaya konuyor."
Üçüncü kitabı Lojman’da aile üzerinden iktidar-yapı ve bedene odaklanan Ebru Ojen “Bizi saran, başımızın üstünü örten kalın duvarlar olmadan güvende bile hissetmiyoruz," diyor: "Artık bu korkutucu bile değil. Benim ise bir yaşam hayalim yok! Vitrinlere bakıyorum ve ışık görmediğim gelecekten, insandan fayda beklemiyorum.”
Hiçbirimiz zorba erkekliği başka bir yıkıcı erkeklik versiyonuna ikame eden bir “şaka” istemiyoruz, değil mi?
Şairimiz Ahmed Arif'tir. Sayısı az, şiiri çok, efsanesi şiiriyle yarışan bir şair ki, hemen tüm şiirleri de bestelenmiş, zihinlere, kalplere, hafızalara çakılmış ve dahi ağıt olup yakılmış...
Ebru Askan: Yazıyı birilerine ışık tutmak, bildiğim bir sırrı paylaşmak, toplumsal bir meseleyi unutturmamak yahut derdinden kederinden öldüğüm bir olayı-yaşantıyı anlatmak için kullanmıyorum...
Yeryüzünde, evimizde var oluşumuzun temellerini buluyoruz, doğal bu. Ne ki, yeryüzü ele geçirilmiş, parsellenmiş ve egemen sınıfa mensup insanlar tarafından kendi üzerlerine geçirilmiştir
Bireyin mükemmel bir yabancılaşmanın kurgu nesnesine dönüştüğü şimdide onu yalandan soyacak ve gerçeğin somut çıplaklığıyla karşılaşmasını sağlayacak başka türden, özgürleştirici güçlere gereksinim olduğu açık...
Ebru Ojen: Türlerin ve insan odaklılığın etrafında kötü kokulu bir nehir akıyor. Romanımda o kokunun kimden ve neyden geldiğini rahatlıkla görebilirsiniz...
Zıplaklar kontrolsüz sıçrayışlarıyla düzen, dizge, anlam bozuyor. Ömer Şişman şiirinde “hata devam ediyor..."
İnsanın yurdu, dönemediği, "keşke"si, yuvası, travması, sevinci ve insanoğlunun en saf hâli. En saf olduğu içindir belki çabuk geçisi ve belki de insanın kendinden memnuniyetsizliği, şikâyetidir çocukluğunu özlemesi...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.